Posts

Showing posts from November, 2015

Kalleşler sırtından vururlar Cesurları

Arkada bıraktıklarına ve yaşamlarına saygımdan Hrant Dink'in ve Tahir Elçi'nin bedenlerinin son resimlerini koymayacağım buraya. Ancak gazetelerde görmüşssünüzdür, karşıdan esen karanlık rüzgarlara dimdik duran bu cesur ruhları ancak sırtlarından vurabilmişlerdir kalleş tetikçiler ve bunların kuklabaşıları. Yalan söylemeyeyim, Tahir Elçi'nin yaptıklarını ancak yaşamına kast ettiklerinden sonra okuyabiliyorum. Tıpkı o belalı Ocak ayında Hrant Dink'in ardından yazdıklarını okumaya ve onu anlamaya çalışmam gibi. O gün aklıma "Vurdular garibanı" cümlesi takılmıştı, bitirilmesi gereken bir yazı/hikaye/roman gibi hala ara ara aklıma gelmekteydi. Cumartesi günü Yiğit bana bu haberi verdiğinde yine aynı cümle yankılandı kafamda. Yakın zamanda baba olacağımdan biraz daha uzun dönemli bakmaya çalışıyorum olaylara. Aklıma lise yıllarım geliyor, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılanan gazeteciler, İnsan Hakları Derneğinde suikasta uğrayan Akın Birdal, Kardak Krizi

Can Dündar ve Erdem Gül'e Destek

Image
Halk'ın haber alma hakkı demokrasi'nin en önemli prensibidir. Hala gazetecilik yüzünden kimse içeride değil, adli suçlardan içeride diye yalan söyleyecekler mi acaba? Darbe dönemi gibi bu dönemde de bir gazetcinin içeri girmesi, doğruyu söyleyenler ile yalan söyleyenler arasında ayrım yapmamızı sağlayacak...

rainy day women #12 & 35

Image
Perfect song for a rainy day: Can't get enough of that thin mercury sound: Dylan: The closest I ever got to the sound I hear in my mind was on individual bands in the Blonde on Blonde album. It's that thin, that wild mercury sound. It's metallic and bright gold, with whatever that conjures up. That's my particular sound." Rosenbaum: Was that wild mercury sound in "I Want You"? Dylan: Yeah, it was in "I Want You." It was in a lot of that stuff. It was in the album before that, too. Rosenbaum: "Highway 61 Revisited"? Dylan: Yeah. Also in "Bringing It All Back Home." That's the sound I've always heard... Source: 66 Playboy Interview (link: http://www.interferenza.com/bcs/interw/play78.htm )

Meclis Başkanlığı Adayım

Image
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir kadının aday olabilmesinde en büyük emeği geçenlerden biri olan İsmet İnönü'nün torunu, Avrupa Konseyi Eşitlik ve Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı, 3 harika çocuk annesi, sevgili Dayı'mın Eşi, Soyadını paylaşmaktan gurur duyduğum rahmetli Metin Abi'nin ve ülkemizin en zarif kadını Özden Hanım'ın kızları, yengem Gülsün Bilgehan Toker'e Meclis Başkanlığı yarışında başarılar dilerim. 

En azından Beşiktaş var...

... ve bu duygular karşılıkı:

Bilip de inkar edenler, görüp de gözünü kapatanlara lanet olsun!

Image
5 çocuk annesi bir kadın evinin bahçesinde öldürülüyor. Kaymakamlığın yapabildiği açıklama şarapnel parçasından ölmüştür, orada operasyon yoktu. Operasyon yoksa ne şarapneli ey kaymakam? Annelerini kaybeden çocuklardan ikisi ağır yaralı... Nusaybin, Cizre, Silvan. Devlet eliyle vatandaşı memleketlerinden sürülmeye zorlanıyor. Biz de hiçbirşey olmamış gibi oturuyor, 20 sene öncenin yalanlarına inanıp kendi iç yenilgimizi onarmaya çalışıyoruz. Bu kadının öldüğü gün bir tek laf etmeyen CHP %30 alsa ne olur? Haber: http://www.radikal.com.tr/turkiye/nusaybinde-korkunc-olay-bes-cocuk-annesi-evinin-kapisinda-olduruldu-1473314/ Parlemento'daki bir partinin başkanının başına gaz fişeği atılıyor. Ertesi gün içinde bulunduğu gruba silah çekiliyor, 1 kişi vuruluyor. Parlementer sistemi savunan kimseden bir ses çıkmıyor. Parlementerlerin kelle koltukta yaşadığı bu ülkede Başkanlık sistemi gelse ne olur, gelmese ne olur? Figen Yüksekdağ'ın tweeti: https://twitter.com/FigenYukse

Shape of things to come

Image
My deepest condolences go to the the French people and all the Parisians. My deepest denunciations goes out to the perpetrator and planners of these nihilist terrorist acts. Unfortunately, this terrible date may be a turning point for the worst of what world history has to offer...

Sons of another country

Image
“Those heroes that shed their blood and lost their lives… You are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lay side by side here in this country of ours... You the mothers who sent their sons from far away countries wipe away your tears. Your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land they have become our sons as well." Let us commemorate Mustafa Kemal with the words he sent out to the mothers of Anzacs, who were sent to a far away land to fight a senseless war. Let us hope that there are still sensible decision makers out there, who can be inspired by these words.   

Seçim öncesi Tarih ve Sanat Terapisi

Image
Tarih'in akışının bizi götürdüğü yönü ilerleme olarak adlandırmayı bırakalı çok uzun zaman oldu. Tarih'in kör bir kendini tekrardan ibaret olduğunu da düşünmüyorum. 1970'lerden beri Mark Twain'e atfedilen "tarih kendini tekrar etmese de kendi ile kafiyelidir" - "history does not repeat itself, but it certainly rhymes" sözü şu an tarihin akışı ile ilgili düşüncelerimi en  iyi anlatan söz durumunda. Dünya'nın geçirdiği bu çalkantılı günleri 1848 Avrupa Devrimleri'ne benzeten yazılar okuyorum birkaç zamandır. Türkiye'nin geçirdiği günler bana daha çok şu aralar okumaya başladığım Goya'nın hayatı nedeniyle 1808-1823 arası İspanyol tarihini hatırlatıyor. Fransız Devrimi'nin Gaspçısı Napoleon tarafından işgal edilen İspanya'nın başına Napoleon'un kardeşi kral olarak getirilir. Bu dönemde Goya'nın da içinde bulunduğu aydınlar Fransız İhtilali'nin rüzgarı ile bu gelişmeyi desteklerler. Taa ki 1808 yılının 2 Mayısında F