Kalıcı olan herşey buharlaşırken...

Alman Punk grubu Die Toten Hosen'ın futbol sevgisi has bir futbol sevgisidir. Taraftarı oldukları Fortuna Düsseldorf'un kötü günlerinde takıma kendi ceplerinden yabancı oyuncu almışlıkları vardır.Yaptıkları en güzel şarkılardan biri Almanya'nın en sevilmeyen klübü Bayern Münich'e saydırdıkları Bayerndir BNK. Kapısını çalan Uli Hoeness'e kapıyı açmayan 20 yaşında süper yetenekli bir futbolcunun hikayesini anlatan bu şarkı esasen futbolun ya da taraftarlığın hayattaki yerini felsefi olarak irdeler:

Bu dünyada tutanacak,
Bir şey yoktur çok fazla,
Bazıları aşk derler,
belki biraz haklı olarak,
En sonunda Tanrı vardır,
yoksa hiçbirşeye inanacak.

Beşiktaş'ı ben tam da buraya konumlandırıyordum, tıpkı Fenerli, Galatasaraylı, Trabzonlu arkadaşlarım gibi: Tutunalacak çok şeyin olmadığı dünyada benden öte nedensiz sevebildiğim bir olgu olarak. Senelerdir görmezden gelmeye çalıştığım bir gelişme ise dün gelen haber ile önüme kondu. Benim gibi milyonlarca insanın bir araya gelip oluşturdukları bu sevgi çoktan -başka her sevgimiz gibi- ticaret nesnesi olmuş ve ticaretin her dalında olduğu gibi birileri bu nesneleri haksız kazançları için kullanmışlardı. Bunun böyle olacağını/olduğunu biliyordum. Çünkü bir zamanlar Komünist Manifesto'yu okumuştum:

"Temel ve kalıcı olan herşey buharlaşıyor, kutsal olan herşey lekeleniyor, ve insanlar en sonunda hayattaki yerlerini, karşılıklı ilişkilerini ayık gözlerle görmeye zorlanıyorlar."

"Alles Ständische und Stehende verdampft, alles Heilige wird entweiht, und die Menschen sind endlich gezwungen, ihre Lebensstellung, ihre gegenseitigen Beziehungen mit nüchternen Augen anzusehen."

Artık futbolun hayatımızdaki yerini, bu yerin başkalarınca kullanılmasına ne kadar izin vereceğimizi yeniden gözden geçirme zamanıdır. Bu açıdan Forzabeşiktaş'ın açılışına koyduğu açıklamayı sonuna kadar destekliyorum (resmin uzerine basarsanız daha buyuk goruntuleyebilirsiniz):


Sabahtan beri blogları okuyorum. Hangi blogda gördüğümü hatırlayamıyorum. Sahibi cümlemi kullanmamı bağışlasın. 8-0'da bile utanmamıştık, şimdi utanıyoruz demiş. 8-0'ı Liverpool'da yaşamıştım. En ufak utanma dahi duymamış, havaalanında futbolculara moral vermeye çalışmıştım. Sahaya çıkıp oynarsın, 6 da yersin, 8 de. Ama karşı tarafın oyuncusunu oynatmamaya çalışmak en kibar tabir ile küçük beyinlilik olur. Ibrahim Akın itiraf etmiş, teknik takip delilleri var deniliyor medyada. Iddaname'de herşey açığa çıkacak. O nedenle Adalı ve Tayfur için söyleyeceklerimi sonraya saklıyorum.

Beşiktaş'lı blogların başlattığı bir kampanyaya da destek veriyor, sizi de bekliyorum. Bu iddalar altında Süper Kupa oynamak tüm futbol taraftarlarının duyguları ile dalga geçmek olur. Bu maçı seyretmiyorum siz de seyretmeyin.

Bu arada iki senedir blogumdan indirmediğim şu resmi yeniden sizlerle paylaşmak isterim:

Comments

Popular posts from this blog

Balik Hafizali Millet ve Onun Oyunbaz Yöneticileri

Brain in love...

Joy of rediscovering a Bob Dylan discovery