The Sea Scent
It is common for people living in two of the three major cities in Turkey that are on the cost, Izmir and Istanbul, to mock the other one, Ankara, just because the biggest body of water nearby is a 2km long 200 meter wide lake. From silly comments like "I can't imagine how it would be like to wake up without seeing the sea" to absurd arguments like it is impossible to "fall in love without being next to the sea", I've heard it all...
I think they're all bullshit. I compare their situation with that of those people working in fragrance shops. Surrounded by stimulating scents of all sorts, I doubt if they can enjoy those fragrances when they go back home and smell them on their loved ones...
Similarly, I can enjoy the mossy smell of the sea to the full extent, because I long for it for a year. It has some drawbacks too. This morning I woke up with this sweet smell in my mind, in another capital far far away from the sea, and I can't do anything about it...
A similar feeling made Bulent Ortacgil, the only decent singer-songwriter Turkey has to offer, to write his song named The Sea Scent. I've been listening it in a loop. It is one of the best songs written about Ankara, by someone who actually lived and managed to love the gray pearl in the middle of nowhere:
A half day away, Ankara
in order to play the well-behaved city-dweller on its streets,
to read the papers once again,
I am bringing sea-scent with me,
in order to get used to the early morning rushes
and the night boredom once again...
Comments
pinhani diye bir grup varmis. sarkinin adi istanbul'da:
yol kenarında oynayan çocuklar gibi
topum kaçtı bugün yola
evin önünde sulanmayan çiçekler gibi
başım düştü saksıma
istanbulda kimim var , kimin için bu toz duman
istanbulda neyim var , ne kaldı ki kalabalıktan
kaçamayıp da saklanan kedicikler gibi
sığındım senin sıcaklığına
sevemiyorsan istanbulu benim gibi
kaçalım yine bozkırlara
istanbulda kimim var , kimin için bu toz duman
istanbulda neyim var , ne kaldı ki kalabalıktan
yere düşünce kırılmayan bir oyuncak gibi
alıştım ben yuvarlanmaya
istanbulda ne kaldı ki
2- Ole "nasil yasiyor insanlar yahu" laflarini ben de abartili buluyorum, ama insan ozluyor efendi.
3- Bugun sabah farkettim, 2,5 aydir bu bavyera kasabasindayim. Ilk defa bu kadar uzun suredir kiyidan uzaktayim. Asil fark ettigim, 7 yillik Ankara maceramda Baskent'teki en uzun kalisimin 6 hafta olusu. Dikkatimi ceken ise kac hafta Ankara'da kaldigimin ceteresini tutmus olmam. Simdi baktigimda Ankara'da pek de oyle mutsuz gunler gecirdigimi dusunmuyorum, ama insan yasadigi yere alisamayabiliyor. Topraginin rengini, ciplakligini, havasinin kurulugunu, sertligini bir turlu benimseyemedigin sehirde 1 aydan sonra izmir/istanbul/cesme/samsun/vb. de sabahin korunde otobusten/trenden inip havayi icine cekiyorsun ve yasadigini hissediyorsun. Lagim gorunumlu korfezi/puslu bogazi/lodosta camur rengini almis acik denizi gorusunle beraber gozlerinden birer boncuk kayiyor. Ozledigini anliyorsun.
4- Sormadan soyleyeyim; bunun kiyidaki kent/koy vb. ile arandaki duygusal bag ile hic alakasi yok. Hatta yillar icinde buyudugun kente yabancilasip huzursuz olman gayet olasi. Ilk defa gittigin bir sahil kasabasinda ilk nefesle yeniden dogdunu sanabilirsin.
5- Tekrarlamam lazim (hiyar gibi yazmisim, duzeltmem lazim), sorun Ankara'daki mutsuzluk falan degil. Gayet mutluydum, burada da mutluyum, ve deniz kiyisina inmek hala ayni coskuyu veriyor.
6- "Bulent Ortacgil, the only decent singer-songwriter Turkey has to offer" kismina katilmiyorum efendi.
7- "E peki kim var aaabi?" dedin, Fikret Kizilok aklima geldi. Aklima geldikce yazacagim.
8- Derdimi madde madde anlattim, Orhan Abi'ye oldugun gibi kil oldun mu efendi?
1) Bir kere Ankara'da asik olunmaz da, yasanmaz da turunden geyiklere katilmadigimi belirtmeliyim. Asik da olunur (bilenler bilir), bal gibi de yasanir.
2) Insanin yasadigi sehre baglanip baglanmamasi tamamen o sehirde yasadiklarina baglidir, o sehirdeki anilarina, dostluklarina vesaire. Diyecegim odur ki, bir Istanbul asigi Istanbulu ozlediginde aklina sadece Kiz Kulesi gelmez, Kiz Kulesi manzarali bir kahvede arkadaslariyla muhabbet ederken ictigi cay gelir.
3) Bu sebeptendir ki ben Ankara dogumlu olmama ve Ankarada Asliyla tanismis olmama ragmen Izmir benim icin cok ayridir.
4) Memonun aksine, denizin benim icin yillar yili ne kadar olmazsa olmaz bir kavram oldugunu dusunsem de, bir sure sonra farkettim ki beni deniz kokusu alinca mutlu eden Izmiri hatirlamaktan baska birsey degil. O yuzden ne Miami'de ne Tampa'da ne de Istanbul'da denizi gorunce vay anasini dedigimi hatirlamiyorum.
5) Nereli oldugu konusunda Argunun tuttugu takim konusunda oldugundan daha kararsiz olan (5 sene once harmandali oynayip, 2 sene once 'go Longhorns' tezahuratlariyla Denver sokaklarini inletip sonra su gunlerde Berlinliyim diye dolasan) bir insanin bu konularda yorum yapmasini yadirgadigimi belirtmek isterim.
6) En son olarak da Ankarada bu kadar mutlu olan insanlarin yaz mevsimlerinde neden sahillere akin ettiklerini de gercekten merak ediyorum.
Tek tek cevaplayacagim sizi, biraz sabir.
Ankara City Boy isimli bir şarkımız vardı bu arada, benim de aklıma o geldi.
Derdin adi ozlem Ozan Kardesim. Misal sana 1 sene inonu'ye gitmeyi yasak etsinler; kafayi yersin; amma turlu uckagida girer bacadan girersin; girdiginde de "oh be iste bu!" dersin degil mi? Aynen o hesap bizimkisi. "Şımarıklık ve Artistlik" yakistirmani daha cok "aaay ismiri cook osledim" diyen concik ablalara malediyor, uzerime alinmiyorum.
bir de benim merak ettigim bir sey var, biliyorsunuz butun izmirliler sehirlerini cok seviyorlar, baska yerde yasamak onlarin icinde bir eksiklik yaratiyor. Peki o zaman neden okulmak veya calismak icin ayrildiklari sehirlerine geri donmuyorlar? istanbul'daki hatta ankara'daki is imkanlari daha cesitli olabilir ama sehirlerini bu kadar cok seven insanlar icin nasil oluyor da bu sevgi daha agir basmiyor?
Diger soruyu ise yanitlamak zor. Kim nerde ne nane yemeye kaliyor, anlayabilmis degilim.
1) sevgili diego, izmirliler tabi ki ankaraya geliyorlar calismaya ama sen izmirlilerin ya da istanbullularin aksine hic izmirde ya da istanbulda yasayan bir ankaralidan 'simdi ankarada olmak vardi anasini satiyim' gibi bir cumle duydun mu? Zaten farkettiysen oyle bir sarki da yok literaturde
2) ozancim zaten ankaraya gelip de ama burda deniz yok seklinde salakca bir cumle sarfeden her insan 'senin geldigin yerde deniz vardi da adam mi oldun' lafini hakeder, esirgeme.
3) samsun, erzincan, aydin, denizli, sivas, ankara, izmir hepsi var bizim ailede ama daha onceden belirttigim sebeplerle ben izmirliyim.
1) hala cok yakisiklisin, allah nazardan saklasin
2) memo da bu konuda benimle hemfikir, gecen koynuna girmissin fotolariniz internette dolasiyor
bu arada duydum simdi ankara'da olmak vardi anasini satayim diyen. oncelikle kendim dedim. 2 sene istanbul'da yasadim ankara'da olmak istedigim anlar bayagi coktu, benimle ayni durumda olan baska insanlar da var.
Bu noktada deniz olsun neresi olursa olsun ya da denizsiz yerde yasayamam gibi argumanlarda bulunan insanlara 'solungaclarin nerde' gibi tepkiler yerinde olabilir, cunku bence hic kimse denizi sirf deniz oldugu icin degil o denizle alakali anilari yuzunden ya da denizle ic ice olan insanin daha sicak kanli (tartismaya aciktir) olmasindan dolayi sever.
Yani bence sozun ozu, Ankara'yi sevebilirsiniz ya da Ankara'yi Istanbul ya da Izmir'e tercih edebilirsiniz ama bunu yapmanizin sebebinin Ankara'nin guzelligi degil Ankara'da yasadiklarinizin guzelligi oldugunu kabul edin.
1) Ya Turkiyeye gitmeyeli uzun zaman oldu
2) Ya da zaten hayat boyu Turkce ozurluydum, yeni farkediyorum