Posts

Showing posts from February, 2016

Anlamsızca Sevinmek

Image
Ezeli Rakibimiz'i Amedspor maçında açtığı bu pankart için tebrik ederim. Bugün kazanacağımız maçın, atacağımız gollerin bir tanesi bile ölen çocukların kılı kadar değerli değil. Ancak anlamların yıkıldığı, hızla öğütülüp bulamaç halinde önümüze sunulduğu günümüz dünyasında çocukların umut dolması, gözü dönmüş büyüklerin içlerindeki çocuğa dokunması, üzerinde hiçbir etkin olmayan olayların hayatında yarattığı üzüntü ve hayal kırıklığına inat, yine üzerinde hiçbir etkin olmayan olaylara sevinmen için güzel bir şey futbol. Bu vesile ile, Geçmişin üstüne, Çekelim bir sünger, Ama son kez...

Ana-KARA

Image
Google Earth çıkmadan önce, Amerika'daki yurt odamda Ankara'lı dostum Gökhan ile beyaz kağıtlara Ankara haritaları çizer, geçmişe ve Ankara'ya özlemimizi giderirdik. Bu haritaların merkezinde her zaman Meclis olurdu, solu Kızılay, sağı Tunalı, Çankaya. Eskişehir yolu Odtü'den -ve Gökhan'ın evinden- Atatürk Bulvarına Meclisin önünde bağlanırdı. Çok şehirli bir Metropolis İstanbul için bir karşılığı yok ama Ankara'nın daha merkezi, daha orta bir yeri yoktur Meclis'ten gayrı. Tüm dolmuşlar ve otobüsler ne yapar ne eder Kızılay'a çıkarlar. Bu nedenle kaybolmak imkansızdır Ankara'da. Her yolun çıktığı bu merkezi nokta Devlet'in - her ne kadar Beştepe diye uydurdukları bir yere kaydırmak isteseler de- tam manası ile kalbidir. Holzmeister'in muhteşem Meclis yerleşkesinin karşısındaki mahallenin adı Bakanlıklar, yan caddesinin ismi Güvenlik Caddesidir. Genel Kurmay ve tüm kuvvet komutanlıkları yan yana dizilmiştir. İşte dün çocukluğumu...

Çocuklar öldürülürken hepimiz buradayız ulan!

Image
Yakın zamanda baba oluyorum. Çocukların sokaklarda, yüzdüğüm sahilde, hiç gitmediğim ülkem şehirlerinde, otogarlarda öldüğü/öldürüldüğü günlerde sessiz kalmam, seneler sonra bu satırları okuyacak kızımda "neden?" sorusu uyandırmasından korkuyorum. Kalbimi delip geçen Hürrem Sönmez (1) başlığındaki insan olmaktan korkuyorum açıkçası: Çocuklar öldürülürken hepiniz oradaydınız ulan! Evet buradayım. Silopi'de öldürülen Mehmet Mete'nin uzay zamanda bıraktığı son iz olan o ürkek bakışlı fotoğrafına bakıyor ve aynı anda üzüntü, çaresizlik ve öfke ile doluyorum: Sokak ortasında vurulan Taybet İnan'ın oğlu Mehmet İnan'nın tam metni aşağıda olan mektubunu okudukça kanım donuyor (2). İşi güvenliği sağlamak olan, bunun yerine ileride acısı bizlere daha büyük acılar yaşatacak psikolojik terörü halkına reva gören devlete, güvenlik güçlerine sinirleniyorum. Beyaz bayraklarla cenaze taşıyan bir gruba ateş açan zihniyeti anlamakta güçlük çekiyor, kahroluyorum (...